8 Aralık 2015 Salı

Bin 1 ada masalları…

TELVE Mayis 2013


Kanada’ya ilk gelişim bir haftalık bir tatil içindi… Az Toronto üstü Montreal, Quebec City gezmiştim… Taaa o günden beri Erdem’in başının etini yiyip duruyordum “1000 Islands” diye… 

Sonunda Rabbim sesimi duydu da Türk Milli Voleybol Takımı’nı hazırlık maçı için Kingston’a gönderdi :)))) 

E milli takım gelmiş, hazır takvimler de 19 Mayıs’ı gösterirken biz de Gençlik ve Spor Bayramı’mızı adına yaraşır bir aktiviteyle kutlayalım; de mi ama :) Oraya kadar gitmişken Gananoque’a da gidiveririz canıııımm :) 

1000 Islands’ı gezdik… 

2,5 saatte binini birden gezmedik tabii, hoş 1000 tane var mıdır? Orası da muallak :) 

İrili ufaklı, ben diyeyim kaya parçası, siz deyin kara parçasının üzerine duruma göre kimi şato kondurmuş kimi gecekondu… Manzarayı görünce aaayyy... şuna baakk ne romantiiiikk…. Ayyy ne şiriiinn… oooo… ne hikaye, masal gibiii… diye nidalar atıyosunuz daaa iş oralarda yaşamaya gelse siz ne dersiniz bilmem ama ben almıyiim…! 

Zaten bu Kuzey Amerika ellerinde insana hasret kalmışım… Sokaklarda bir hayat belirtisi görünce çığlık atıyorum… Bi de öyle ıssız ada… 

İstemeeeem… 

Fakat bunun yanında Kingston ve Gananoque’a hayran kaldım… 

Bi kere dükkanlar açık mı, kapalı mı merak etmiyosunuz… Sokaklarda insanlar yürüyo… Yani sadece spor olsun diye koşanların dışında sallana sallana yürüyen, dondurmasını yiyen, parkta banka oturmuş sohbet eden insanlar var sokaklarda… Kimi cafelerin, restoranların bahçelerinde, kimi evinin önüne masayı, mangalı atmış keyifte… 

Hayat var özetle… 

Ohh be kardeşim…! Napiiim ben masal kahramanlarını, bana insan lazım… Konuşsun, gülsün, ağlasın, kahkaha atsın… Etrafımızda hayat olsun, hareket olsun… Sevdiceğinizin elleri ellerinizden, eşin dostun sesi kulaklarınızdan eksik olmasın… 

Kingston’a gittik nerde ne yiycez derseniz, o işlere ben değil Varol bakıyo gerçi ama yine de bir iki ufak ipucu verebilirim… Biz İrish Pub olduğuna kapılıp Tir Nan Og’a oturduk; fakat aklımız Fish&Chips’ci The Pilot House’da; Jack Astor’s’ın muhteşem terası ve Lone Star’ın göle sıfır bahçesinde kaldı… 

Bi de ev yapımı dondurma yiyemedik… Bi daha gidicez mecbur… :))) 

Gananoque’da da Varol’un sözünü dinleyerek Gananoque Inn’de clam chowder içip, Montreal smoked meat sandviç yedik… 

Ne de iyi ettik… 

Fakat kahve için başka bir önerim var: Socialist Pig Coffeehouse… Bu da benden ufak bir kopya size :) 

Bi kere herşeyden önce bina taş… Öyle 3 ahşap 2 alçıpandan değil film seti gibi… Daha önce söylemiş miydim, kendimi filmde gibi hissediyorum diye… Ben herkes İngilizce konuşuyo diye sanıyodum şimdi farkediyorum, binalardan dolayı da olabilir :)))) 

Taş bina görünce heyecanlanıveriyorum işte… Dekorasyonu, tabağı çanağı ve menüsü pek bi stil sahibi… İlla ki bi kahve için derim… 

E şimdi biz 1000 Islands’ı gezdik deeee, bi de bunun 10 bin’i varmış :))) hemen hedefler arasına kattım :) 

Aaa… Maç mı nooldu? 

50 kişi civarındaki Türk taraftarının çılgın tezahüratına dayanamayan millilerimiz, muhteşem bir maç izlettiler bize… 

3-2 Türkiye kazandı maçı… 

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mızı hakkıyla kutladık… Son derece zevkli ve bir o kadar da heyecanlı bir maç oldu… 

E zaten Kanada Milli Takımı da bize yabancı değil… Hocaları Glenn Hoag İzmir’de Arkas’ın antrenörü; oyunculardan da 3’ü Arkas’taydı son iki sezondur. Bu sene de Schmitt gidiyor… 

İki milli takıma da katılacakları Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında başarılar dilerkeeeen 7-8 ve 14- 15 Haziran’da Mississauga Hershey Center’da oynanacak olan Dünya Ligi maçlarına biz biletlerimizi aldık, sonra demedi demeyin… 

EED  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder