23 Nisan 2012 Pazartesi

My name is Luka, I live on the second floor...

Bu şarkıyı nerede hatırladığıma inanamazsınız ve boğazımda bir yumru olduğu için sadece kafamın içinde mırıldanabildiğime de…

23 Nisan kutlamaları kapsamında iki aktivite yapıldı, ikisine de katıldım. Ne de olsa uzakta ilk milli bayramdı ve ilk defa şu haberlerdeki cümlenin, “yurtdışı temsilciliklerde coşkuyla kutlandı” bölümünün, bir parçasıydım…
22 Nisan Pazar günü sabah 7' de kalkıp ütülü t-shirtlerimizi giydik, saçlarımızı taradık. 2 kuyruk yapıcaktım ama annemin çocukken taradığı gibi beceremedim J) Ben de sadece kurdelelerimi taktım.
Tören alanına yola çıktık.
Bayrak çekme töreni, Toronto’da yaşayan değişik ülkelerin çocuklarının gösterileri, palyaçolar, pamuk helva… Toronto bölgesinde yaşayan 7’den 70’e bütün Türk çocukları tam bir festival havasında bayramımızı kutladık… :)
Diğer aktiviteyse bugün, buranın en büyük çocuk hastanesi olan Sick Kids Hospital’de çocuklarla kilim dokuma workshopuydu. Sick Kids gerçekten çok büyük, hastane demeye insanın dili varmıyor… İnanmazsanız Google’a sorun ;)
Kilim dokuyacağız, benim pek fikrim yok ama yapıcaz artık bişeyler… E-mailde “bir makas alın gelin” diyordu J Neyse Evnur Hanım da erkenci, diğerlerini beklerken hem bişeyler atıştırıyoruz, hem de biraz ders alıyoruz…
Bi alttan bi üstten…
Heyecanlıyım…
Hem İngilizce yüzünden heyecanlanıyorum, hem de hazırlıklı olun, çocukları görünce irkilebilirsiniz, tepki vermeyin diyorlar… ya dayanamazsam… biraz çekingenlik, biraz heyecan, biraz korku…
Karışık bir duygu yumağı…
Ekip tamamlanınca bizi etkinlik yerine götürecek hastanede gönüllü çalışan bir kız çocuğu ile buluşuyoruz…

4. Kattaki bir salona götürüyor bizi, kaç blok geçtik bilmiyorum… koridorun bir yanında büyükler için dinlenme odası var, bilardo masasında oynuyor bazı babalar; diğer tarafta bi odadan palyaço çıkıyor; biraz ilerdeki odanın kapısında “laundry for parents” yazıyor.

Benim yumağa biraz da şaşkınlık koyun…
Salonumuza geliyoruz… Evnur Hanım kilim işinin ve bu etkinliğin üstadı, sanırım 3.seneleri… Birlikte masaları hazırlıyoruz… Susie geliyor hem bize yardım ediyor, hem de bazı hatırlatmalarda bulunuyor.

Aramızda soğuk algınlığı olan var mı?

Çocuklar geldiğinde neden burada olduklarını sormayın!

En önemli 2 nokta…

Biz bir taraftan başlıyoruz ki elimiz alışsın; bu arada da çocuklar gelmeye başlıyor… Bir minik geldi, belki 2 belki 3 yaşında, belinde sondası, yanında annesi, annesinin yanında bir tercüman belki de teyzesi kim bilir… Ufaklık etrafta oynarken anne kilim dokumayı öğrendi… 2-3 derken sayıları arttı… Odasından çıkamayan ama etkinliğe katılmak isteyen çocukların odasına Esra gitti… Çocukları odalarında bırakıp 1-2 anne geldi… Çocuklardan çok onların ihtiyacı var oyalanmaya… Bir haber geldi… geçen sene bu etkinliğe katılan bir çocuk yine istiyor ama gelemiyormuş, Esra bu sefer de ona koştu...

Tekerlekli sandalyenin dışında serum ya da belki de ilaçları tekerlekli aparatlara takılı 2 çocuk geldi, biri benim karşıma oturdu…

İkimiz de birbirimizin gözlerine bakamadık…

Önce Nalan başladı, sonra Nur Hanım devraldı çocuğu… Önce adını sordu.

My name is Luca…

Nur Hanımla birlikte ben de ufaktan ufaktan katıldım onlara… ve en sonunda ikimiz devam ettik… Luca bembeyaz rengi, çubuk kraker kalınlığında parmaklarıyla kilim dokuyordu… Yanlış olunca incecik sesiyle " hoopsyyy" diyordu neşeli neşeli :) Yardımlaşmaya başladık, arada yanlış ipi seçtiğimde uyardı beni J bir anda o kadar zevkli hale geldi ki dokuma işi hayret edersiniz…

İncecik parmaklar, buz gibi ve titrek…

Sonra ip bitti, ben yenisini başlatabilmek için yanına geçene kadar ağlamaya başladı… Renk bitti… yenisini bulduk, ekledik… Odasında devam etmeye karar verdi… Vedalaştık L

Hastalığı neydi, neden ve ne kadar süredir buradaydı, daha ne kadar kalacaktı, kaç yaşındaydı? Bunların hiçbirini bilmiyorum… Hatta gözlerinin rengini bile söyleyemem; ama ellerini tarif edebilirim, o minicik, buz gibi, titreyen ellerini tarif edebilirim…
Ben bugün bir çocuk mutlu edebildim mi bilmiyorum ama bir çocuk o cılız elleriyle bana öyle bir dokundu ki ben 23 Nisan'ı sanki ilk kez kutladım…
Kafamın içinde hala aynı şarkı, boğazımda hala aynı yumru…
My name is Luka
I live on the second floor...

EED