ENGEL SİZ MİSİNİZ?
Geçenlerde Ersoy’ la sohbet ettiğimden beri kafamın içinde dönüp duruyor. Engel dediğimiz nedir; engelli dediğimiz kimdir? Biz kendimizi sağlam zannederken aslında hangi konularda engelli değil ama özürlüyüz acaba?
Ben sualtında ne var görmek için
dalıyorum, fotoğraf çekiyorum, yazı yazıyorum… Görmesem bunları yapamam, ayrıca
da ne manası var di mi?
Ersoy’a ne demeli… “Kızıldeniz’ de
daldım, çok başkaydı” dediğinde ağzım açık kaldı…
Nasıl yani???
Sene 2001, bir proje kapsamında engelli
7 sporcu Kızıldeniz’ de 18mt’ ye inmişler. Heyecanlı heyecanlı anlatıyor… Kaş’ ta
aldıkları eğitimi, Kzıldeniz’e gitmelerini… “Kızıldeniz çok farklıydı” diyor yine!
Farkı nasıl farkettin?! Gözlerimi kapatıp Çeşme’ yle Kaş’ la Kızıldeniz’ i
kıyaslıyorum; suyun sıcaklık farkından başka bişey söyleyemem!!
Vay anasına… O kadar dal çık ve hiç
bişey anlamamış olduğunu bir gecede farket… Acı de mi?
His özürlü olmak diye bişiii var
mıdır? Varmış… Hele yanında akıl tutulması da oldu mu sosyolog bile olsan saçmalarsın…
21 Nisan’ dan kalma yorgun argın ve
güneş yanıklarıyla yine bir sürü gönüllü George Brown’un ana girişinde toplanmıştı…
Herkes sağa sola koştururken, Özlem’ le bana “aşağıda kalın gelenleri yönlendirin”
görevi verildi…
Güvenlik görevlileri tekerlekli
sandalyeyle gelenleri nereden geçireceğimiz, hangi asansörleri kullanacağımızı
anlattılar… Biz bütün yolu görmek için 6.kata kadar keşif turu yaptık ve
hazırlıklar tamamlandı…
Sıra geldi 10 okuldan gelecek 100
civarındaki öğrenciyi karşılamaya ve spor salonuna kadar onlara eşlik etmeye…
Daha çok bizim küçük gönüllüler istekli bu işe… Hiç çekinmiyorlar aksine bugün
sanki daha bir atılganlar… Hatta bir tanesinin tabelasını taşıdığı okul gelmedi
ve bir okula eşlik edemedi diye nasıl üzüldü tontonum…
Futbol kalesinin yanındayım… Kaleye
bazen öğrencilerden bazen gönüllülerden geçen oluyor… Bizimkiler gol olsun diye
kenara çekilince bozuluyorlar, kayırılmak istemiyorlar… Ama kurtaracak gibi
yapıp da gol yersen nasıl neşeleniyorlar J Tekerlekli sandalyede bir kızla göz göze geldik… O
gözlerde bişey vardı… Sanki onun bilip de benim bilmediğim… Söylemek isteyip de
söylemediği… Anlamamı beklediği bişey…
Topa ilk vurduğunda azıcık
yuvarlanıverdi top… Hemen bana baktı yine… Ben ise onun topa o kadarcık
vurmasına bile çok sevinmiş el çırpıp zıplıyordum… Sonra her seferinde önce
bakıştık, sonra beraber sevindik… Her seferinde biraz daha ileri gitti top…
Bu arada en çok şamata bowlingden
geliyordu… Zaten etkinlik sonunda öğrencilerden en büyük alkışı da bizim
küçümenlerin görevli olduğu bowling köşesi aldı J
Yanılmıyorsam 110 öğrenci gelmişti…
Keşke size hepsini tek tek tarif etme şansım olsaydı… Kimisi çok meraklıydı,
sürekli soru sordu… Kimisi çok utangaçtı oyunlarda bile başlığını çıkarmadı
yüzünü göstermek istemedi… Kimisine heyecan fazla geldi minik ataklar yaşadı…
Çoğunluğu ile enerji alışverişi muhteşemdi… Ve etkinliğin sonunda hepsi “cha
cha slide” ile dans ettiler J
Orada olmalıydınız… Çocukların
sevincini, enerjisini; öğretmen ve yakınlarının desteklerini ve mutluluklarını
görmeliydiniz…
“İnsan” olmanın verdiği hazdı günün
sonunda bizim de elimizde kalan…
Daha ne olsun…
EED
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder