24 Ocak 2015 Cumartesi

Special Olympics


ENGEL SİZ MİSİNİZ?

Geçenlerde Ersoy’ la sohbet ettiğimden beri kafamın içinde dönüp duruyor. Engel dediğimiz nedir; engelli dediğimiz kimdir? Biz kendimizi sağlam zannederken aslında hangi konularda engelli değil ama özürlüyüz acaba?
 

Ben sualtında ne var görmek için dalıyorum, fotoğraf çekiyorum, yazı yazıyorum… Görmesem bunları yapamam, ayrıca da ne manası var di mi?

Ersoy’a ne demeli… “Kızıldeniz’ de daldım, çok başkaydı” dediğinde ağzım açık kaldı…

Nasıl yani???

Sene 2001, bir proje kapsamında engelli 7 sporcu Kızıldeniz’ de 18mt’ ye inmişler. Heyecanlı heyecanlı anlatıyor… Kaş’ ta aldıkları eğitimi, Kzıldeniz’e gitmelerini… “Kızıldeniz çok farklıydı” diyor yine! Farkı nasıl farkettin?! Gözlerimi kapatıp Çeşme’ yle Kaş’ la Kızıldeniz’ i kıyaslıyorum; suyun sıcaklık farkından başka bişey söyleyemem!!

Vay anasına… O kadar dal çık ve hiç bişey anlamamış olduğunu bir gecede farket… Acı de mi?

His özürlü olmak diye bişiii var mıdır? Varmış… Hele yanında akıl tutulması da oldu mu sosyolog bile olsan saçmalarsın…

 
İşte bu duygularla gittim ben Special Olympics’e…

 
21 Nisan’ dan kalma yorgun argın ve güneş yanıklarıyla yine bir sürü gönüllü George Brown’un ana girişinde toplanmıştı… Herkes sağa sola koştururken, Özlem’ le bana “aşağıda kalın gelenleri yönlendirin” görevi verildi…

Güvenlik görevlileri tekerlekli sandalyeyle gelenleri nereden geçireceğimiz, hangi asansörleri kullanacağımızı anlattılar… Biz bütün yolu görmek için 6.kata kadar keşif turu yaptık ve hazırlıklar tamamlandı…
 

Sıra geldi 10 okuldan gelecek 100 civarındaki öğrenciyi karşılamaya ve spor salonuna kadar onlara eşlik etmeye… Daha çok bizim küçük gönüllüler istekli bu işe… Hiç çekinmiyorlar aksine bugün sanki daha bir atılganlar… Hatta bir tanesinin tabelasını taşıdığı okul gelmedi ve bir okula eşlik edemedi diye nasıl üzüldü tontonum…


Futbol kalesinin yanındayım… Kaleye bazen öğrencilerden bazen gönüllülerden geçen oluyor… Bizimkiler gol olsun diye kenara çekilince bozuluyorlar, kayırılmak istemiyorlar… Ama kurtaracak gibi yapıp da gol yersen nasıl neşeleniyorlar J Tekerlekli sandalyede bir kızla göz göze geldik… O gözlerde bişey vardı… Sanki onun bilip de benim bilmediğim… Söylemek isteyip de söylemediği… Anlamamı beklediği bişey…

Topa ilk vurduğunda azıcık yuvarlanıverdi top… Hemen bana baktı yine… Ben ise onun topa o kadarcık vurmasına bile çok sevinmiş el çırpıp zıplıyordum… Sonra her seferinde önce bakıştık, sonra beraber sevindik… Her seferinde biraz daha ileri gitti top…
 

Bu arada en çok şamata bowlingden geliyordu… Zaten etkinlik sonunda öğrencilerden en büyük alkışı da bizim küçümenlerin görevli olduğu bowling köşesi aldı J
 

Yanılmıyorsam 110 öğrenci gelmişti… Keşke size hepsini tek tek tarif etme şansım olsaydı… Kimisi çok meraklıydı, sürekli soru sordu… Kimisi çok utangaçtı oyunlarda bile başlığını çıkarmadı yüzünü göstermek istemedi… Kimisine heyecan fazla geldi minik ataklar yaşadı… Çoğunluğu ile enerji alışverişi muhteşemdi… Ve etkinliğin sonunda hepsi “cha cha slide” ile dans ettiler J

 
Orada olmalıydınız… Çocukların sevincini, enerjisini; öğretmen ve yakınlarının desteklerini ve mutluluklarını görmeliydiniz…

 
“İnsan” olmanın verdiği hazdı günün sonunda bizim de elimizde kalan…

Daha ne olsun…


EED

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder