Yeni senenin yazılarına kız arkadaşlarla başlamışken devam edelim derim ;)
gerçi kardeşim bu kadın milletine de yaranmak zor…
O kadar 14 Şubat sevgililer günü icat edildi… Romantik yemeğini ye,
hediyeni al; olmadı diğer kızlarla alternatif parti yapıp kendi kendine hediye
al, gül oyna ama dünya işleriyle uğraşma… Kır bacağını otur de mi? Şimdi bu
sevgi dolu günde isyan etmek de nerden çıktı?
Yok anam bu kadın milletine yaranılmaz…
Alışveriş yapıp rahatlamak, mutlu olmak varken sen kalk isyan edicem diye
tuttur. Yetmedi bi de üstelik bütün dünyayı ayaklandır… Ama kadının isyanı bile
şık kardeşim… Ne Pakistan’ı kaldı ne Filipinler’i ne de Kanada’sı… Bütün
dünyada kadınlar kendi ülkelerinde öğle saatinde aynı şarkıyla dans ettiler…
Kadına karşı şiddete başkaldırdılar…
İnanılır gibi değil de mi?
Kadın isterse ne yapmaz! Keşke bu şiddeti uygulayan kişi, kurum ve
devletler de bi silkinip kendilerine gelebilseler… Biliyorum mümkün değil ama
en azından 1 milyon kadın bir olup diğerine yalnız olmadığını hissettirdi!
Photo
by Kevin Konnyu (ONE BILLION RISING-TORONTO)
ONE
BILLION RISING-IZMIR FACEBOOK SAYFASI
İki fotoğraf arasındaki 7 farkı siz bulursunuz J)) ama ayrıca iki eylemin de videosunu bulun ve
izleyin… Muhteşemler…
Bu kadınlar bir araya gelmeye görsün, bakın daha
neler yapmışlar…
Sizinle paylaşmadan rahat edemeyeceğim… Bizim
İzmir’ de bi Cafe Colette’imiz vardır. Sahibesi Fatoş, annemden sonra en
lezzetli yemekleri yapan ve hatta annemin bana yıllarca yediremediği pırasayı
sevdiren, sihirli elleri ve hoş muhabbeti olan dünya tatlısıdır; benim için
Serra Yılmaz’ın İzmir şubesidir. O kadar yani J. Laf aramızda ben ilk ondan duydum, o da onlardan
biriymiş…
İzmirlinin biri bigün bir de bakmış ki babaannesinin
“sini pidesi”ni annesinden öğrenmezse bu tarif kaybolup gidecek, bi daha
yiyemeyecekler, torunlarına yapamayacak… Başlamış anneden tarifleri tırtıklamaya,
sonra iş büyümüş arkadaşların annelerinin tarifleri de girmiş işin içine… E ben
bunu kendi kendime ne yapıcam, paylaşayım demiş ve olmuş mu sana koca bi proje J
Ben gelmeden önce gidip aldım bu kitabı… İçinde
tarif deşelerken anıları da okuyup kendi çocukluğuma da gidiyorum arada… Hoş,
tarifleri hem benim gibi acemi bi ev kadınının yapması zor hem de malzemelerin çoğunu
bulmak mümkün değil… Ama biz çocukken yılbaşı sofralarındaki muzun tadını,
öğlen uykusundan uyanıp yıkanmış serin balkonlarda balla peynirle yenen
akıtmanın, pişinin tadını alıyor; kumruların guguklarını duyuyorum J Neyse ki ben de yapabileceğim bi tarif buldum
geçenlerde… Ufak bi kaçamak yaptık İzmir inciriyle ;)
Kitabın adı mı ne?
“Annesinin Kızı” (annesininkizi.com.tr)
Bu arada miras bırakmak istediğiniz sizde emanet
eskilerden tarifler varsa, sitelerinde paylaşmanız ve tescilli bir ana kuzusu
da olmanız mümkün ;)
İşte kadın dayanışması yeri gelir dünyayı sallar,
yeri gelir torunlara miras olsun diye mutfağa girer… Bu kadınlardan korkulur
arkadaş J)
Yeri gelmişken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
günümüzü de ben peşinen kutlayayım… http://www.internationalwomensday.com/esearch.asp?country=37 bu linkte Kanada’daki 68 etkinliği
görebilirsiniz. Ülkeler listesinde Afganistan, Ruanda ve Uganda bile varken
maalesef Türkiye yok L
Nuri Bilge Ceylan’ın da betimlediği gibi “yalnız
ve güzel ülkem”in kadınlarına;
“Ve sizi o keder güzelleştirdi o
keder
O isyan etmeler Tanrı'ya, o içinizdeki kırıklık
O sabahlara dek ağladığınız geceler”*
O isyan etmeler Tanrı'ya, o içinizdeki kırıklık
O sabahlara dek ağladığınız geceler”*
Elvan Eryöner Denizkuşu
*Seven Bir Kadın İçin Sone-Ümit Yaşar Oğuzcan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder