24 Ocak 2015 Cumartesi

Ahh şu kadınlar…

Telve February 2013
 

Yeni senenin yazılarına kız arkadaşlarla başlamışken devam edelim derim ;) gerçi kardeşim bu kadın milletine de yaranmak zor…

O kadar 14 Şubat sevgililer günü icat edildi… Romantik yemeğini ye, hediyeni al; olmadı diğer kızlarla alternatif parti yapıp kendi kendine hediye al, gül oyna ama dünya işleriyle uğraşma… Kır bacağını otur de mi? Şimdi bu sevgi dolu günde isyan etmek de nerden çıktı?

Yok anam bu kadın milletine yaranılmaz…

Alışveriş yapıp rahatlamak, mutlu olmak varken sen kalk isyan edicem diye tuttur. Yetmedi bi de üstelik bütün dünyayı ayaklandır… Ama kadının isyanı bile şık kardeşim… Ne Pakistan’ı kaldı ne Filipinler’i ne de Kanada’sı… Bütün dünyada kadınlar kendi ülkelerinde öğle saatinde aynı şarkıyla dans ettiler… Kadına karşı şiddete başkaldırdılar…

İnanılır gibi değil de mi?

Kadın isterse ne yapmaz! Keşke bu şiddeti uygulayan kişi, kurum ve devletler de bi silkinip kendilerine gelebilseler… Biliyorum mümkün değil ama en azından 1 milyon kadın bir olup diğerine yalnız olmadığını hissettirdi!


Photo by Kevin Konnyu (ONE BILLION RISING-TORONTO)


ONE BILLION RISING-IZMIR FACEBOOK SAYFASI

İki fotoğraf arasındaki 7 farkı siz bulursunuz J)) ama ayrıca iki eylemin de videosunu bulun ve izleyin… Muhteşemler…

Bu kadınlar bir araya gelmeye görsün, bakın daha neler yapmışlar…

Sizinle paylaşmadan rahat edemeyeceğim… Bizim İzmir’ de bi Cafe Colette’imiz vardır. Sahibesi Fatoş, annemden sonra en lezzetli yemekleri yapan ve hatta annemin bana yıllarca yediremediği pırasayı sevdiren, sihirli elleri ve hoş muhabbeti olan dünya tatlısıdır; benim için Serra Yılmaz’ın İzmir şubesidir. O kadar yani J. Laf aramızda ben ilk ondan duydum, o da onlardan biriymiş…

İzmirlinin biri bigün bir de bakmış ki babaannesinin “sini pidesi”ni annesinden öğrenmezse bu tarif kaybolup gidecek, bi daha yiyemeyecekler, torunlarına yapamayacak… Başlamış anneden tarifleri tırtıklamaya, sonra iş büyümüş arkadaşların annelerinin tarifleri de girmiş işin içine… E ben bunu kendi kendime ne yapıcam, paylaşayım demiş ve olmuş mu sana koca bi proje J

Ben gelmeden önce gidip aldım bu kitabı… İçinde tarif deşelerken anıları da okuyup kendi çocukluğuma da gidiyorum arada… Hoş, tarifleri hem benim gibi acemi bi ev kadınının yapması zor hem de malzemelerin çoğunu bulmak mümkün değil… Ama biz çocukken yılbaşı sofralarındaki muzun tadını, öğlen uykusundan uyanıp yıkanmış serin balkonlarda balla peynirle yenen akıtmanın, pişinin tadını alıyor; kumruların guguklarını duyuyorum J Neyse ki ben de yapabileceğim bi tarif buldum geçenlerde… Ufak bi kaçamak yaptık İzmir inciriyle ;)

Kitabın adı mı ne?

“Annesinin Kızı” (annesininkizi.com.tr)

Bu arada miras bırakmak istediğiniz sizde emanet eskilerden tarifler varsa, sitelerinde paylaşmanız ve tescilli bir ana kuzusu da olmanız mümkün ;)

İşte kadın dayanışması yeri gelir dünyayı sallar, yeri gelir torunlara miras olsun diye mutfağa girer… Bu kadınlardan korkulur arkadaş J)

Yeri gelmişken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günümüzü de ben peşinen kutlayayım… http://www.internationalwomensday.com/esearch.asp?country=37 bu linkte Kanada’daki 68 etkinliği görebilirsiniz. Ülkeler listesinde Afganistan, Ruanda ve Uganda bile varken maalesef Türkiye yok L

Nuri Bilge Ceylan’ın da betimlediği gibi “yalnız ve güzel ülkem”in kadınlarına;

“Ve sizi o keder güzelleştirdi o keder
O isyan etmeler Tanrı'ya, o içinizdeki kırıklık
O sabahlara dek ağladığınız geceler”*

Elvan Eryöner Denizkuşu
*Seven Bir Kadın İçin Sone-Ümit Yaşar Oğuzcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder