ÇIFITÇI ÇARŞISI…
Çok karışık…
Hem evim, hem kafamın içi… Bir sürü şey getirdim gelirken… Hem valizlerde
hem kafamda J yavaş yavaş
yerleşiyorum işte… Önce valizlerden başladım malum… Nesneler daha kolay yer
buluyor… İnsanın hayatını birkaç valize sığdırıp yer değiştirmesi mümkün
olmuyor tabii… O yüzden kafamın içinde de bir sürü şey var… Zamanı geldikçe
onlar da yerlerini bulacaklar ;)
Şimdilik ortalık çıfıtçı çarşısı…
·
Dalış
olmayınca herşey çok sıradan geliyor… Çeşme’ de dalamadan gelseydim çok
üzülecektim… Neyse ki badilerimden Bülent organize etti de bir Pazar
kaçıverdik… Dalışa başladığım hocalarımla çok keyifli 2 dalış yaptık… İlkinde
fotoğraf makinası inat etti çalışmadı L ikincisinde ise bir hafta önce yapılan Altın Palet fotoğraf yarışmasının
konularından biri olan sarı mercanları görüntüleyerek ağzım kulaklarımda çıktım
J Burada nasıl, ne zaman ve kiminle dalacağım??? Ha
bi de nerede? Balina görecek miyim? Onu bırak dalabilecek miyim? Offf yaaa…
Sarı Mercanlar / Yatak Odası-Çeşme
·
Gazetede bir
haber gördüm, isim tanıdık: Yaşar Ürük. Nerden mi tanıdık? Hani şu Facebook var
ya, ben orda bir gruba üye olmuştum: Küllerinden Doğan Şehir İzmir. Eski İzmir
fotoğraflarını ve bilgileri paylaşıyorlar, işte oradan biliyorum bu ismi. Bir
fotoğraf paylaşılıyor mesela Yaşar Bey “burası 943 sokak” deyiveriyor J)) Bu işe hep şaşırıyordum… “İğne Deliğinden
İzmir” kitabının ödül haberini de okuyunca dayanamadım, bir mail attım
kendisine. Ertesi gün buluştuk. Devlet Tiyatrolarında sanatçıymış; ilk önce Tıp
okumuş, bakmış ona göre değil konservatuara geçmiş, şan opera derken 3. Sınıfın
sonunda tiyatroda buluvermiş kendini. O sırada da karar vermiş hobi olarak
şehrini araştırmaya ve Ankara Milli Kütüphanesinden içeri girivermiş. Tam 40
yıldır durmadan İzmir’i araştırıyor, belge topluyor, bir haberin peşinden
atlayıp Paris’e bile gidiyor. Hobi denen şey insanın tutkusu mudur? Yaşar
Bey’in gözlerinden ışıklar fışkırıyor İzmir’le ilgili bir şey anlatırken…
Sanırısın birazdan kalkıp hoplayıp zıplayarak İzmir sokaklarına dalıverecek… O
kadar enerji dolu bu 60lık delikanlı… İzmir’de gezecek, görecek Kordon’dan
başka ne var ki diyenler şaşarsınız neler olduğuna… Yaşar Bey sayesinde Basmane
Günleri Etkinlikleri kapsamında bir gezi olacağını öğreniyorum ve giderayak
şehrimi ucundan da olsa keşfedeyim istiyorum… Bikur Holim Sinagogu neresiymiş?
Neden önemliymiş? Küçük Aya Yani Ligaria Kilisesini duyan var mı? Kortijonun ne
olduğunu biliyor musunuz? İzmir’in en eski mescidi neresi? Açılır çatısıyla
meşhur Yıldız Sinemasından haberiniz var mıydı? Ya hemen arkasındaki Aya
Vukolos Kilisesini bileniniz var mı? Bunları anlatmam lazım… oofff anlatacak
çok şey var… Tarihin üstüne nasıl gecekonmuşlar? Şimdi gerçek bir kentsel
dönüşüm projesiyle döşemelerinin altından koskoca anfitiyatronun sıralarının
gözüktüğü evlerini boşaltıyorlar yeni evlerine taşınıyorlar… Bütün bu
çalışmalar bitince Roma gibi olacak İzmir diye geçiriyorum içimden…
Küçük Aya Yani Ligaria Kilisesinin delinen
demir kapısından görüntü
·
2400 kişi
lazımmış… Bir fotoğraf sanatçısı Cumhuriyet Meydanında 10 Kasım’ da insanlardan
Atatürk portresi yapacakmış, helikopterle de fotoğraf çekecekmiş… Artık 2399
kişi lazım çünkü ben gidiyorum. Sabah erkenden yola dökülüyoruz; saat 9u 5 geçe
saygı duruşunda bulunup, kayıt kuyruğuna dahil oluyoruz. Herkes heyecanlı,
herkes ya 2401. olursam diye endişeli J)) fakat hiçbir gerginlik, itiş kakış olmadan kayıtlar tamamlanıyor; şimdi
de t-shirt alıp meydana girme sırasına geçiyoruz. Nasıl olacak derken sıra bize
geliyor, elimize bir numara ve t-shirt tutuşturup grup liderini takip etmemizi
istiyorlar. Yerlerde yapıştırılmış numaralar var, elimizdekiyle eşleştirip tam
üstünde duruyoruz. Atatürk’ün yüzünde bir noktayım şimdi: 7E110. Tam 40 dakika
hazırolda bekliyoruz. Resim bozulmasın diye kimse kıpırdamıyor. Sonuç ise
süper… İş bitince Cumhur Aygün helikopterle alçalıp hepimizi selamlıyor, biz
onu alkışlıyoruz, o bizi… biz ona el sallıyoruz, o bize J Hay aklına sağlık Cumhur Aygün… Geçen sene aynı
meydanda kendi kendimize kutladığımız Cumhuriyet Bayramında kaybettiğim
umutlarımı buluyorum o gün.
İşte o an… 2400 kişi… Hepimiz Atatürk’üz…
Dedim ya çıfıtçı çarşısı… Eşyalar kolay da… Kafanın içini yerleştirmek,
duyguları, düşünceleri düzene koymak zaman istiyor J
Bu sefer farklı oldu ayrılmak… Herşeyi son defa yapar gibi, herkesi son kez
görür gibi… Sanki bir daha dönmeyecekmiş gibi… Her anın tadını çıkarmaya
çalıştım yine de doymadım, doyamadım ama insanın evi gibisi de yok…
İşaretleri görmek gerek J
Hoşbuldum ;)
Elvan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder